Biz kimiz? Bazen iş kadını, bazen ev hanımı, bazen çekici, bazen çocukları için hiç düşünmeden kendini ihmal eden bir anne. Peki bu bazenler uzayıp giderken biz kimiz? Hep aynı kimlikte olmak zorunda mıyız? Hem çekici bir kadın hem de çocukları ile harika vakit geçiren bir anne olamaz mıyız? Hem iş kadını hem de ev hanımı olamaz mıyız? Tek bir kimliğe sıkışmak zorunda mıyız? Hayat mücadelesinde hiç fark etmeden kodlanmış normlarla karşılaşıyoruz. Bu normlarla aynı fikirde olmasak bile bir süre sonra normların dönüştürdüğü bizleri görüyoruz. Örneğin evlilik. Kadın için evlenmek bu kadar basitken boşanmak neden bu kadar zor? Hiç şüphesiz geçmiş yıllara oranla bu zorluğun üstesinden geliyoruz. Ama hala;
“Elalem ne der?”
“Yuvayı dişi kuş yapar.”
“Çocuk her şeyi düzeltebilir aslında size de iyi gelir.”
“Anne olduktan sonra çok saldın kendini. Biraz bakımlı ol.” gibi söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Üstümüze yüklenen sorumluluk ile ilişkiyi iki kişi olmaktan çıkartıp tek kişiye indirgiyoruz yani kadına. Baskı ve söylemler üstüne kadın sürekli kendini suçlamaya, sorunu kendinde görmeye başlıyor. Kendini değersiz hissediyor. Öğrenilmiş çaresizlik devreye giriyor.
Bu ve buna benzer durumda olan/olmuş bir çok kadın tanıyoruzdur. Bazen kendimiz, bazen çok yakın bir arkadaşımız, belki de annemiz… Kişiler değişse de meseleler aynı. Ama unutmamak gerekir ki bize atfedilen bir kimliğin içine sıkışıp kalmak zorunda değiliz. Biz kimliksiz daha güzeliz!
BERFİN BATIR